25.5.13

Özay Bakır-Kalp(Video)

buraya Türkçe müzik üzerine bi şeyler yazmayalı yıl olmuştur.şimdi bana durduk yere kolları sıvatan adamın adı Özay Bakır.
hakkında fazla malumatım olmamasıyla birlikte ilk albümünü SONY Music etiketiyle piyasaya sürebilene önce bi güvenmek lazım.çıkış şarkısının adı "Kalp".R&B tınıları ve pop soundunu bi araya getirdiği şarkının klibi Şenol Korkmaz,styling'iyse Umut Eker elinden çıkma.
şarkıyı epey sevdim.son 20 saniyeyiyse ekstra sevdim ancak klibi de bi o kadar başarısız buldum.albümün fotoğraf çalışmaları da aynı şekilde başarısız.
amma velakin genel resme bakacak olursak bu adamın adını bi yerlere not etmenizde fayda var.zira ilerleyen günlerde epey duyacaksınız.

10.5.13

$$$ on SoundCloud

let's warm up,blow and then calm down.

soundcloud'da ilk setim.
"her şeye"(?) açık olmayanlara hitap etmez diye bi uyarı düşeyim.

7.5.13

Kanye West'ten Yeni Albüm Haberi

Kanye West son albümü "My Beautiful Dark Twisted Fantasy"de çıkardığı -bence- başarılı iş sonrası -söylentilere göre- 18 Haziran'da 6. albümünü piyasaya sürmeye hazırlanıyor.
albümde Daft Punk,2 Chainz,John Legend,Skrillex gibi isimlerle çalıştığı söylenen West,beni yine yeni yeniden heyecanlandırıyor pek tabi ki.beni albümle ilgili heyecanlandıran bir diğer olay da Ray J'in eski sevgilisi Kim Kardashian üzerine(?) yazdığı "I Hit It First"e şarkılarından biriyle cevap verip vermeyeceği...zira şarkının sözleri şu şekil:

I had her head going north and her ass going south
But now baby chose to go West
We deep in the building she know that I kill 'em
I know that I hit it the best

Kanye West,18 Mayıs'ta SNL'de canlı performans sergileyecek.ümitler yeni şarkılarından birini seslendirmesi yönünde.heyecanla bekliyoruz.

5.5.13

Justin Bieber in Istanbul(Konser)

eveeeet önceki postta bahsettiğim Justin Bieber postu da pek sevgili konuk yazarımız Doğacan Akören'den geldi.müzik zevkine fazlasıyla güvendiğim Doğacan,sizin için JB konserini en ufak ayrıntısına kadar yazdı.üstelik samimi bir başlangıçla :P

ben de mi belieber oluyorum acaba? (şaka şaka)

Konserden 2 gün önce teyzem beni aradı ve "kuzenini götürecek biri lazım konsere, gelir misin?" diye sordu, ben de tabi bedava sirke baldan tatlıdır diyererek hemen atladım olaya. fazla bieber hayranı değilim, sadece son albümü ve girdiği (ya da sokulduğu mu demeliyim?) yolu çok beğendiğim için bu konsere hayır diyemezdim. zaten kendimi eleştirecek bir konumda kendimi görmüyorum çünkü onun ana tüketicisi ben değilim. neyse, artık konseri anlatmaya başlayabiliriz.

Konserin yapıldığı alana -itü stadyumu- varmak çok kolay oldu, kampüsün arka girişinde hiç trafik olmadığı için kolayca gittik. Girişte bilekliklerimizi aldık ve -gene şaşırtıcı şekilde- kolayca stadyuma girdik. burada ekstra bir şey eklemek istiyorum, haberlerde gösterdikleri gibi hunharca ağlayan küçük kız sayısı dalga geçilecek kadar fazla değildi hatta ben sadece konserde bir tane gördüm. insanlar keyifli keyifli konserin başlamasını bekliyordu, öyle başlarda toplu bir histeri krizi yoktu.

 9.30'da başlayan konsere 3-4 saat önce gittiğimiz için bekleme biraz sancılı geçti. Konserden önce,  şebek mi desem dj mi desem (dj demek istemiyorum çünkü önceden yapılan seti yedirdiler seyirciye) bilemediğim iki insan sahneye çıktı. Şarkı seçimleri "summer hits 2009" gibi olduğundan ve sürekli aynı şarkıları tekrar tekrar çaldıklarından (2 kere thrift shop, 2 kere call me maybe vs vs...) hem seyirciyi akşama hazırlayamadılar hem de zamanı geçiremediler. Bir şey çalmasalar da o zaman geçerdi gibime geliyor.

Saat 9.30'a yaklaştığı için veliler "bu çocukların yarın okulu var, uyuyacaklar, niye bu kadar geç oldu?" diye galeyana gelip yuhalamaya başladılar, tabi biraz tadımız kaçtı. E yani, biraz da konser kültürü olsun, en kötü bir bilene sor. "Sen hiç bilette yazan saatte konser başladığını gördün mü, Abidin?" Tabi bu biraz moralleri düşürdü, hatta konserin iptal olabileceği söylentileri falan çıkmaya başladı. Hatta bir abi "Sen hiç justin'i uçaktan inerken gördün mü? Kesin dublörünü getirdiler, bak şimdi konser iptal olacak." diyerek insanlar arasına nifak tohumları yerleştirdi. Ama tam bunu dedikten sonra geri sayım başladı...
  
Evet artık sadece konserin başlamasıyla aramızda 10 dakika kalmıştı, buna rağmen gene aynı abi saatin doğru olmadığı, bitişinde gene çıkmayacağını, kesin iptal olduğunu söyleyip nifak tıohumlarını yeşertmek istiyordu. 

 Geri sayım bitti ve believe turu için yapılan video ile konsere başladık. video bittikten sonra, justin'in bulunduğu platform yükseldi ve ortaya çıktı. Artık justin sahnedeydi. Yalan söylemiyorum, kaç tane konsere gittim, ben hayatımda bu kadar çıldıran bir kalabalık görmedim. Bu bağırmak, çığlık atmak değildi sadece, hedeflerine ulaşmış ve bunun sarhoşluğunu yaşayan insanlar gördüm. Çok Çok başka bir şeydi. beyaz bir ceket, beyaz şalvar kesim bir kot ve ceketin içinde beyaz bir atlet giydi, altın renkli eldivenlerini ve gözlüklerini de unutmamıştı. Üstünde durduğu platformdan sahnenin ucuna kadar yavaş adımlarla (sanki uzaydaymış gibi) yürüdü ve konser başladı.

   setlist aşağı yukarı şu şekildeydi;

  1. Encore:

All around the world, yorgun ve bıkkın bir seyirci için cidden doping etkisi yarattı. çok çok sağlam bir giriş oldu, kareografileri ayrıca çok sevdim. bir anda çılgınca çoşmaya başladık, ve konserin iyi geçeceği hakkında küçük bir ipucu verdi bize.

Setlist'te benim aşina olduğum çok şarkı yoktu. O yüzden 7-8 şarkıda anlamsız ağız oynatıp, biraz seksi dans hareketi yaptım.


eenie meenie ve somebody to love ile iyice climax'a ulaştık. zamanında gizli gizli dinleyip az çoşmadımç (eskiden bieber dinleyenleri taksim'de sallandırıyorlardı.) somebody to love'da kullanılan danslar, kliptekine çok benzediği için ayrıca bir mest oldum,belirtmeden geçemeyeceğim.



 never say never, o eski döneminin en sevdiğim şarkısıydı, onu duymak benim için ayrı bir mutluluk kaynağı oldu. 

 ondan sonra, efsane beauty and a beat çıktı. ben hayatımda bu kadar çoştuğum bir şarkı hatırlamıyorum (hatırlıyorum da işte heyecan yaptım, bozmayın.). çılgınlar gibi dans ettim, oraya buraya zıpladım. gerçekten canlı performansı da ayrı bir şahane olmuş

one less lonely girl'de konserin klasiği olan, bir kızı sahneye çıkardı ve onun için şarkı söylemeye başladı. burada insanların yarısının filmi koptu, "neden beni seçmedi? çıkın kız ölsün, saçı dökülsün, aids kapsın, verem olsun" bedduaları arasında bu şarkıyı da bitirdik.


believe'de justin piyanonun başına geçti, ve bir koro sahneye çıktı. şarkı daha çok gospel gibi yorumlanmıştı (orjinalini dinlemedim bilemeyeceğim ama nasıl.), müthiş sahne şovu, sahnedeki gene müthiş havai fişek gösterisi ile sahneden ayrıldı.

tabi biz artık climax'a ulaştığımız için çılgınlar gibi "justin, gel buraya allahsız, bir iki şarkı daha söyle!" diye bir 5 dakika tepindik, yeteri kadar tepindiğimizi görmüş olacak ki sahneye tekrar geldi. ve yeni döneminin (en azından benim için) milat taşı olan boyfriend'i söylemeye başladı. sahne gösterisi, dansçılar, ledler her şey muhteşemdi, artık iyice zevkten şarhoş gezmeye başladık. (bunu videoya çekmek istedim, ama o sırada hatice'ye dinletiyordum, hüzünlü oldu biraz.). 

 ve son şarkı, youtube'dan milyonlarca hit alan, çılgınlar gibi izlenen, onu dünyaya tanıtan şarkısı baby'di. artık bilinçsiz şekilde dans edip şarkıya eşlik ediyorduk, herkes justin'in şarkıyı söylemesine gerek kalmadan, hep bir ağızdan çılgınlar gibi şarkıyı söyledik ve bu muhteşem konseri müthiş bir keyifle noktaladık.


 evet güzel şeylerden sonra biraz da şikayet edeceğim, kusura bakmazsanız:

- her konser klasiği olan ulaşım sorunu had safhadaydı. sadece ben olsam bir şekilde yolumu bulurdum ama yanımda 12 yaşında kuzenim olunca öyle kafana göre bir şey yapamıyorsun bunun nedeniyle baya bir taksi bekledik, eve dönmek için. benim gibi bir dünya küçükle gelen insan da aynı şekildeydi.
-her şey şahaneydi ama justin biraz görev gibi yapıyordu her şeyi. konserdeki tek sıkıntım bu oldu. içinden gelmedi herhalde sahneye çıkmak.
-saheneye bir şeyler atıldı ve bu justin'in sahneden ayrılmasına neden oldu, "bir daha gelmeyeceğime" kadar gitti olay. sahneye bir şeyler atan da bilete 500 tl hatta 1000 tl'ye yakın para dökmüş olan insanlardı.
-başta söylediğim gibi, konsere hazırlama aşamasındaki dj'ler çok başarızdı. gerçi bütün konserlerin genel sorunu bu, önceden eğlendirecek adam sıkıntısı çekiyorlar.

son olarak, toparlamam gerekirse, konser beklediğimin çok üstünde geçti ve gerçekten keyif aldım. sevseniz de sevmeseniz de sahnede görünce her şey değişiyor, 19 yaşında birinin bu kadar olağanüstü performans göstermesi, göz ardı edilebilecek bir şey değil. söyletinlere bakılırsa belki de yakın zamanda bir daha gelecek, gelirse kaçırmayın derim, çok pişman olursunuz.

David Guetta in Istanbul(Konser)

henüz Doğacan Akören tarafından hazırlanma aşamasında olan Justin Bieber konser kritiği öncesi,4 Mayıs'ta Maçka Küçükçiftlik Park'ta gerçekleşen David Guetta konserine bi götüreyim sizi diyorum.
efenim bendeniz 7-8 yaşımdandır aktif bir David Guetta dinleyicisiyim.önceki gelişinde elde olmayan sebeplerden dinlemeye gidemediğim Guetta abimizi bu sefer kaçırmam hiç de hoş olmazdı.nitekim ben de son dakika golüyle de olsa aldım bileti,geri sayıma başladım.

çoğu şarkısına aşina ve deli olduğumdan konser için beklentim epey büyüktü.buraya sonra tekrar değinicez ama şimdi konser akşamının başına gidelim.

saat 18:00'da kapılar açıldığından 18:30 gibi konser alanına giriş yaptık.müthiş bir kalabalık vardı.kitle biraz Justin Bieber konserinin yolunu şaşırmış gibi duruyordu ama kılık kıyafet,tip,tarz olarak yanlarında böcek gibi kaldık ufaklıkların.her neyse.içeri girdikten sonra direk sahne önünde çoktan birikmiş olan seyircilerin arasına karıştık.ki iyi ki de öyle yapmışız zira yerimizden hiç kıpırdamamamıza rağmen müthiş sıkıntılar çektik yer konusunda.

David Guetta'nın önünden bir adet Metro FM DJ'i,bir adet Emrah İş ve bir adet Suat Ateşdağlı dinledik.her biri 1'er saatlik performans sergiledikten sonra saatler 9'u gösteriyordu.Türkiye'nin en iyi DJ'lerinden biri adledilen Suat Ateşdağlı "bu mudur yani" dedirtti açıkçası.setin ilk 10 dk'sından sonrası kayıp...baştaki DJ performanslarını saymıyorum bile.Suat Ateşdağlı'dan sonra David'in geleceğini umut eden kitle,"Nothing But The Beat" turu kapsamında yer yer Nicky Romero'yla ön grupluk(?) vazifesini üstlenen Kaz James'le karşılaşınca tansiyonlar yükseldi,suratlar düştü tabi.ama Kaz James seti çalmaya başladığında işler değişti.gerçekten çok çılgın bi adammış,çok sevdik.tabi alandaki 4.saatin içinde olduğumuzdan yavaş yavaş yorgunluk baş gösterdi ve sesin düşüklüğüyle de performanstan pek keyif alamadık.

Kaz James'i de alkışlarla uğurladığımızda saat 10'du ve David Guetta için performans saati gelmişti.
müthiş bir ışıklandırmayla birlikte level atlayan ses sistemi,dinleyiciye bir oh çektirdi ve daha ilk dakikadan şovun devamı için heyecanlanan bi kitle elde etti Guetta.


tabi az önce de dediğim gibi 4 saat boyunca etraftaki kalabalık yüzünden bırakın oturmayı yerinden bile kıpırdayamayan bizlerde David Guetta eşliğinde dans edecek hal kalmamıştı.
seyirciyi içtenlikle selamlayan Guetta,setine çoktan başlamıştı.görsel efektler tek kelimeyle müthişti ama bana sorarsanız setlist aşırı sıkıntılıydı.zira bir tane bile eski şarkılarından çalmayan DJ'imiz,"Nothing But The Beat"ten çaldığı 3-5 şarkıyı da setin içinde 30-40 sn.lik partlar halinde eritmişti.

tamamını çaldığı kendine ait şarkılar "One Love",-intro ve outro olmak üzere-"Play Hard","Titanium","Without You","Sweat","Memories","Just One Last Time" ve "She Wolf"tu eksik hatırlamıyorsam(olm baya da çalmış ya lan ahaha).onun dışında Bauuer'in "Harlem Shake"ini,Flo Rida ve Sia düeti "Wild Ones"ı,Bingo Players'ın "Get Up"ını,Swedish House Mafia'nın "Don't You Worry Child"ını(ki performansın en güzel anlarından biriydi bence),Rihanna'yla ortak çalışması "Right Now"ı çaldı.onun dışında da dediğim gibi 30-40 sn. duyduk şarkıları.ama kötü müydü? ASLA.


her ne kadar etrafımızdaki birkaç huzursuz edici insandan ve yorgunluktan tam tadını alamadıysak da totalde 2 saat süren konserin son 1 saati özellikle muhteşemdi.bitişinde ayaklarımız uzay yürüyüşü yapıyormuşuz hissi yaşattı o ayrı.eve döndüğümüzde anladık ne dehşet bi 2 saat geçirdiğimizi.hani gavurlar DOPE diyo ya,aynen ondan.konsere birlikte gittiğim arkadaşlarımdan biri "herkesin hayatında 1 kere gitmesi gereken bi konserdi" dedi,nitekim haklıydı da.

bizim için müthiş bi deneyim oldu.bi de beklentimi karşılasaydı işte o zaman hayatımın en güzel konserlerinden biri bile olabilirdi.beklentin neydi kardeşim diyenlere şöyle özet geçeyim:"The World Is Mine","Love Is Gone","Tomorrow Can Wait","I Can Only Imagine","Little Bad Girl","Sexy Bitch","Who's That Chick","Crank It Up","When Love Takes Over","Baby When The Lights Go Out","Love Don't Let Me Go" ve daha nicelerinin çalındığı bir konserdi benim beklentim.1 tanesini bile mi çalmazsın kardeşim ya,ayıp ve yazık bence.madem "Nothing But The Beat" turu bari adam akıllı şarkıların tamamını çalsaydın.bilemedim be Guetta'm iyiydin,hoştun,DOPE'tun ama daha iyisini pek ala yapardın be kuzum.
her türlü sana sevgimiz baki.

o zaman madem kritiği bitirdik,sırada Justin Bieber postu olsun,onu bekleyelim.bu yıl konserler epey ta**aklı olduğundan daha çok kritik gelecek buraya,heyecana mahal yok.en kısa zamanda görüşmek üzere.
not:fotoğraflar bana aittir.izinsiz kullanılamaz.

2.5.13

Marina and the Diamonds & Charli XCX-Just Desserts

Marina and the Diamonds ve son günlerin hip ismi 92 doğumlu Charli XCX,birlikte gerçekleştirdikleri US turundan sonra birlikte bi işe daha imza atalım demişler ve Dan Dare prodüktörlüğünde "Just Desserts"ü kaydetmişler.bence müthiş bi iş çıkmış ortaya.ilk dinlemede sardı benden söylemesi.